Volkswagen Çin pazarındaki fiyatlardan şikayetçi
Volkswagen’ın Çin operasyonlarının başındaki isim Ralf Brandstätter, ülkedeki araba piyasasının geldiği noktayı sert sözlerle eleştirdi. Brandstätter’a nazaran, Çin araba pazarında fiyat rekabeti artık sürdürülemez hale geldi ve piyasa rasyonellikten uzaklaştı. Yıllar boyunca Çin’de en büyük pazar hissesine sahip Batılı üretici olarak öne çıkan Volkswagen, mahallî markaların agresif fiyatlandırma siyasetleri karşısında gerilemeye başladı.
Volkswagen idaresi, Çin pazarından şad değil
Çin, son yıllarda dünya genelinde otomotiv sanayisinin merkezlerinden biri haline geldi. Bilhassa elektrikli ve hibrit araç üreticilerinin sayısı süratle arttı. Bugün Çin’de bu segmentte faaliyet gösteren 130’dan fazla şirket bulunuyor.
Arzın bu kadar fazla olduğu bir ortamda şirketlerin kârlılığı önemli formda düşmüş durumda. Brandstätter, bu durumun hem bugünkü kârları hem de geleceğe yönelik yatırımları tehdit ettiğini belirtiyor. Ona nazaran, şirketler şu anda rekabet uğruna kârlarını feda ediyor ancak bu yaklaşım uzun vadede sürdürülebilir değil.
Volkswagen için bu dönüşüm sancılı geçiyor. Yıllar boyunca Çin pazarında liderliği elinde tutan şirket, son yıllarda bilhassa BYD üzere lokal üreticilerin ardında kalmaya başladı. 2024’te BYD’nin Çin’deki satışları 4.21 milyon adede ulaşırken, Volkswagen birebir periyotta 2.93 milyon araç satabildi. Şirket içinden gelen bilgilere nazaran, 2025’te bu farkın daha da büyümesi bekleniyor.
Her ne kadar Volkswagen yöneticisi mevcut tabloyu eleştiriyor olsa da şirket Çin pazarından çekilmeyi düşünmüyor. Bilakis, yatırımlar devam ediyor. Çin’e özel geliştirilen yeni bir Jetta modeli tanıtıldı. Birebir vakitte markanın Çin’deki elektrikli araba portföyünü yenileme süreci de sürüyor. Bu strateji, Volkswagen’ın Çin’deki pozisyonunu kaybetmemek için gösterdiği gayretin bir modülü olarak bedellendiriliyor.
Brandstätter’ın açıklamaları, global otomotiv kesimindeki büyük değişimin de bir göstergesi. Çinli üreticiler global ölçekte yayılırken, pazardaki büyüme artık yalnızca hacme değil, tıpkı vakitte sürdürülebilirliğe ve kârlılığa da bağlı hale geliyor.
